BİLİNÇALTI
- Hande G
- 5 Kas 2018
- 4 dakikada okunur

Önceki yazımda zihnimizin aslında ne kadar harika bir araç olduğundan ve doğru kullanıldığında sahip olduğu özelliklerinin çok faydalı olabileceğinden bahsetmiştim. İnsanların zihni kontrol etmeyi bilmemesi yüzünden zihnin birçok iyi özelliği bize dezavantaj olarak dönüyor ve yanlış anlamalar, mutsuzluklar ve olumsuzluklar yaratıyor. Şimdi zihinde biraz daha derinleşmek istiyorum. Bilinçaltı ve bilginin toplanma şeklinden bahsetmek istiyorum.
Geçen gün gecenin bir yarısında rüyadan uyandım ve uyanırken gördüğüm şeyi yarı uyanmama rağmen zihnimde devam ettirip düşünmeye devam ediyordum. Aslında uyanıkken bana ters gelecek bir bilgiydi. Konu Uranüs. Uranüs sözüm ona bilinçaltını temsil ediyormuş. Ve gelecek olarak temsil edilen Uranüs ile aslında gelecek ve bilinçaltı ve tüm geçmiş bilgiler birmiş. Yani gelecek aslında geçmişmiş gibi hayal meyal düşünceler bir nehir gibi geçti aklımdan.
Aslında sonradan düşününce mantıklı bulduğum bazı şeyler var. Uranüs eğer hava burcu olan kovanın yöneticisiyse bilgi ve iletişimi temsil etmesi normaldir. Üstelik sabit bir burç olması onun sabit bilgileri, bir bilgi havuzunu temsil ettiğini gösteriyor. Ve bilinçaltımız da tam bir havuz. Kova burcu eksantrikliğiyle bilinir. Var olanın dışında düşünür, kabul görmeyen delice ve de genelde de dahice uçuk kaçık olanı, kabul edilmesi zor olanları temsil eder. Bu durumda bilinçaltımızda saklı tuttuğumuz ne tür bilgiler var ki kabul edilmesi zor, dahice veya normal dışı olan? Bilinçaltımız neleri saklıyor? Ne kadar eskiye gidiyor? Ve eskiden geçmişte yaşanılmış ne tür deneyimlerin bilgisi var ki, biz insanlar henüz bilmiyoruz veya daha doğrusu keşfetmemişiz? Belki geçmişte yaşamış daha gelişmiş bir medeniyetin bilgileri saklı bilinçaltı bilgi havuzumuzda ve biz bir şekilde bunların bazılarını gün yüzüne çıkarttıkça keşfetmiş oluyoruz ve bunu yeni bir bilgi zannediyoruz. Uranüs olarak tanımladığımız keşiflerin, gelecek bilgisinin zaten halihazırda aslında bilinçaltımızda var olduğunu bilmiyoruz belki de. Ve Aslan burcunun yani güneşin tam da karşısında duran Uranüs bize güneş zamanının, yaşamın var olanın, sahnede olanın karşısında zaman dışı olarak karanlıktan bakıyor. Bu yüzden karanlıkta çakan şimşekler gibi anlık uyanışları ve zihinde kabullenememenin sarsıntısını temsil ediyor. Aslında yıkım olarak tasvir edilen şey ani bir uyanışı ve ani aydınlanmayı bilgilenmeyi gösteriyor. Uranüs zamanın ötesi dedik ki gerçekten de zamanın sınırı Satürn sonrası bir gezegen olarak, zamanın ve yaşamın dışında olması ile objektif bir şekilde hiçbir bilgiye kapılmadan sadece gözlemleyerek hepsini topluyor. Burada, yaşanan yaşamlardaki tecrübelerin bilgileri iyisiyle kötüsüyle saklı. Geçmişin bilgisi şimdiyi ve geleceği inşa ediyor. Yaşayacağımız geleceklerin bilgisi aslında halihazırda şu an bilinçaltımızda.
Şimdi bir an düşünün bilinçaltının objektif bir gözlemci olup her şeyi kaydetmediğini ve tüm bilgilerin depolanmadığını. Her gün sıfırdan yeniden başlardık. Her gün dişimizi fırçalamayı, yazı yazmayı, okumayı, araba kullanmayı yeniden baştan öğrenmek zorunda kalırdık. O zaman öcü olarak gördüğümüz bilinçaltımız aslında çok faydalı bir şey aslında. Bize kaldığımız yerden ilerleme imkânı sağlıyor. Bilginin depolanması, her an üstüne bir yenisi eklenerek zaman içinde aktarılması, bilginin kaybolmaması varoluş, bilinç, insanlar, medeniyetler, evren, her şey için çok gerekli ve değerli. Zamanın olduğu boyutta belki de bilginin yok olmamasının ve sürekli olmasının tek yolu da olabilir.
Peki bilinçaltına nasıl ulaşabiliriz? Soru aynı zamanda şunlar da oluyor? Peki, zamanın (şimdi, şu an) dışına nasıl çıkabiliriz? Peki kendi sübjektif hayatımızın farkındasızlılığından çıkıp nasıl kendimize dışardan sadece gözlemleyen olarak objektif bakabiliriz. Burada biraz hava burcuna dönüş yapmak istiyorum. Hava burçları bilgi, ,iletişim burçlarına bakarsak. İkizler yöneticisi Merkür. Merkür en hızlı gezegenlerden biri, aynı benim önceki yazımda aklımızı tasvir ettiğim gibi hızlı, değişken. Okumak, yazmak, bilgi toplamak, dağıtmak vs..Terazi burcu yöneticisi Venüs. İlişkiler. İlişkiler ve deneyimler, çok güzel bir deneyim ve tabiki de bilgi toplama şekli. Genelde insanların çoğu merküryen ve venüsyen şekilde bilgi alıyor, veriyor, işliyor vs.. Ve kova yöneticisi Uranüs. Bir insan bir kitap okuyarak bilgi sahibi olabilir. Ya da bir başkasıyla iyi ya da kötü bir ilişki içinde iken deneyim kazanıp tecrübesel olarak bir bilgi sahibi olabilir. Peki, uranyen olarak öğrenmeyi becerebiliyor muyuz? Bence henüz hiçbirini tam olarak beceremiyoruz. Bedenimiz ve varoluş tarafından bilgi kaynağı ve mükemmel bir veri aktarıcı olarak yaratılmışız ama biz bu iletişimi daha henüz sağlayamadık. Atomlarımız, hücrelerimiz, doğa, evren, herşey birbiriyle uyumlu ve iletişim halinde organize olmayı başarabilmişken bizler henüz birbirimizle bile bağlantı kurmayı başaramadık, bırakın birlik olmayı. Ama varoluş bunların da kaydını tutuyor J bizler hala aslında bilinçaltımızda sahip olduğumuz bilgilerden yıldırım düşmesinden korkar gibi korkuyoruz. Orada tek hissettiğimiz olumsuz bilgiler. Çünkü onları kontrol etmeyi bilmiyoruz. Kontrol etmeyi başardığımız an bilinçaltında gezinmek belki de bu kadar korkunç olmayacak artık. Ve birçok faydalı şeyi yeniden hatırlayacağız.
Bir an hayal etsem herkesin zihnini kontrol etmeyi öğrendiğini ve haliyle daha uyumlu ve sevgi dolu barışçı ilişkilerin yaşandığını ve bilinçaltlarımızın güzel anılarla dolduğunu. İnsan kendini kontrol edebildiği için bilinçaltının korkutucu karanlık ve sarsıcı bilgilerinden etkilenmeden sırf kendini daha çok geliştirmek adına bu zihin bölgesini bazı bilgileri zamanda var etme ve daha da geliştirmek için kullanabilir belki de. Belki de bir gün gizli bilgi hazinelerimize ulaşmayı ve onu doğru şekilde kullanmayı ve şifalandırmayı ve böylece gelecek yaşamı dilediğimiz gibi kendi bilinçli irademizle yaratmayı becerebiliriz.
Belki de önemli olan bu bilgiler de değil. Önemli olan sadece yeteneklerimizi geliştirmeyi öğrenmek ve bu bilgilerin hepsi sadece bizim öğrenme araçlarımız. Hakikatin bilgiye veya bilgi deposuna ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. Bizler de hakikatin bir parçası isek o bilgiye zaten aslında sahibiz ama anlamıyoruz. Bizim amacımız bilgiye sahip olmak değil ama bilgiye ulaşma yeteneğine sahip olmak olabilir belki. Belki bu sınavı verirsek ve kendimize iletişim şekli olarak yeni yetenekler kazandırabilirsek asıl anlamamız gerekeni anlamaya başlayacağız. Ve belki varoluş içinde daha büyük bir şeyin içinde uyumlu olarak iletişim kurmaya devam edeceğiz. Kimbilir..