top of page
Ara

ZAMAN TÜNELİ

  • Yazarın fotoğrafı: Hande G
    Hande G
  • 5 Mar 2019
  • 3 dakikada okunur

Bir önceki yazımdan esinlenerek yazmaya devam ediyorum.

Yer çekimi diye adlandırdığımız şey aslında enerji sahibi şeylerin (Einstein'ın da bahsettiği görelilik kuramlarındaki gibi) kendi etrafında yarattığı bir çökme, eğim, kendine doğru bir akış yaratma ise, o zaman kütlesi, enerjisi ya da ışıması (adına ne dersek diyelim) olan her şey kendine doğru akışı hızlandıran eğimli bir yol yaratıyor olabilir. Buna gezegenler kadar insanlar da dahil. Birine çekilmek demek birine düşmek demek ise, yolculuk dediğimiz şey aslında düşmelerden, yönelmelerden, akmalardan ibaret değil mi? Yörüngesine yöneldiğimiz şeylerin zaman akışına mı takılıyoruz?

örneğin Dünyamız Güneş'in etrafında döndüğü sürece Güneş'in zaman çizgisini yaşıyor olacağız. Güneş sistemindeki diğer gezegenlere baktığımızda Güneş'e en yakın olan küçük yörüngesi ile Merkür en hızlı olan bize göre. En uzaktakiler ise daha büyük yörüngeleri ile o uzun yolları yavaş yavaş kat ediyor bize göre ve çok yavaşlar algımızda. Mesela Dünya'nın yörüngesinde 1 turu ile geçirdiğimiz 1 sene ise, Satürn'ün kendi yörüngesindeki 1 turu ile kendince geçirdiği 1 sene bize göre aslında ortalama 28 yıl. İşte belki de bu yüzden astrolojide Satürn usta, öğretmen, büyük zamanın yöneticisi.

Satürn'de biri yaşasa Satürn yaşına göre 20 yaşına geldiğinde bu bizim dünyamızda 560 yaşa tekabül ediyor. Yani 560 yaşının tecrübesi bir Satürnlü için belki de gençlik dönemlerinin başı. Oysa baktığımızda aslında Dünya da Satürn de Güneş sistemine dahil ve onun hızında aynı gemide ilerliyor. Ama bakıldığında aslında Satürn Dünya'ya göre daha çok yol katediyor ve aslında daha hızlı. Çünkü enerjisini kendi zaman döngüsünde (yörüngesinde) daha az harcarken Güneş ile daha çok çok yol alıyor ve o yolda daha az daireler oluştururken Dünya dönmek için daha çok enerji kullanarak katettiği yolun çoğunu kendi zaman döngüsünde kullanıyor. Belki bu durum daha çok o an'da odaklanmamızı (ya da zamanda hapsolmak) sağlarken, Satürn ise uzun süreçlere, jenerasyonlara ve çağlara hakim oluyor. Hele ki Satürn sonrası gezegenler belki de o kadar yavaş döngülerini tamamlıyorlar ki Güneş'in izlediği zaman çizgisinde fazla halkalar oluşturmadan daha düz takip edebildikleri için dualite yaratma, an'da yaşama, kendini girdaba kaptırma gibi durumlara girmedikleri için an'ın idrakının dışında kalıyorlar.

Kim bilir, belki de Güneş sisteminde her birine ihtiyaç olduğu için varlar. Aslında biri birinden de üstün olmayabilir. Zaman idrakları, bilinçleri, bildikleri ve anladıkları tamamen farklı olduğu için bir arada olabilirler. Ama sonuçta hepsi aynı gemide dans ederek yol alıyorlar ve bilgelik için, tecrübe için, deneyim için ve her şeyden önce bu yolculuk için birbirlerini tamamlıyorlar.

Bizler Dünya'da yaşayan insanlar olarak bu uzayda yolculuğumuzu yapmak için Güneş'e düşüyoruz (Güneş'i takip ediyoruz) ve bu sistemde bizimle beraber farklı nitelikteki gezegenlerle beraber yapıyoruz bu yolculuğu her ne kadar farkında olmasak da. Ve her şeyde olduğu gibi bu gezegenler de kendi aralarında bir yer çekimi, etki alanı, akış, eğilim yaratıyorlar ve birbirimizi etkileyerek, birbirimizi tamamlayarak farkında olmadığımız bir yolculuk yapıyoruz. Ama Dünya'dan bakınca her şey sadece orada yaşanan zamandan ibaret ve biz insanlar tek zamanın kendimizinki olduğunu sanıyoruz. Oysa aynı anda bir çok zamanı yaşıyoruz.

En ilginci de, o kadar farkında değiliz ki, bizler sadece en yakınımızdaki her ne ise (bir insan, grup, iş güç...) onun yarattığı zaman girdabında dönerek zamanımızı kaybediyoruz. Başkalarının zamanında yaşıyoruz fark etmeden. Aslında her enerji sahibinin yarattığı bu zaman girdapları başkalarını kendimize uydu edip onları yönetelim diye oluşmuyorlar. İnsanoğlu nedense bu zaman girdaplarını hızlanmak, aydınlanmak ve sıçramak, dönüşümünü hızlandırmak için kullanması gerekirken, nedense bu zaman girdapları bir bakmışsın takılıp kaldığın, enerjini boşuna harcadığın ve ömrünü boşa harcadığın tuzaklar haline geliyor. Bir bakmışsın kendi zamanın sürekli çalınıyor ve sen başkalarının zamanına göre yaşıyor, yetişmeye çalışıyor, onların ritminde kalmak adına ödünler veriyor ve yanlış döngülerde enerjini harcıyor ve savruluyorsun.

İşte bu yüzden zaman tünellerinde ustalaşmak istiyorsan Satürn gibi uzaktan bağlanmayı , yavaşlamayı ve takip etmeyi, bir Uranüs gibi zamanın dışına çıkıp an'dan kurtulmayı ve merkezdekine ve de kendine kuş

bakışı bakabilmeyi veya bir Neptün gibi o tünelden çözülebilmeyi ve bir Pluton gibi plotonikmişcesine çok uzaklardan bağlantıda kalabilirken o zaman tünelinden faydalanabilirken, her an hatta tamamen aslında kendi kendine dönüşebilmeyi ve başka boyutlara, diyarlara, zamanlara açılabilme ve düşebilme cesaretine sahip olabilmek gerekiyor. Çok yaklaşırsan bir Merkür gibi oradan oraya savrulur, zihninin hızını takip edemeyebilirsin. Takip ettiğin ışığından ilham alabilmek hem biraz yanmayı hem de kendin olabilecek kadar uzakta kalabilmeyi gerektirmeli ki kendin kalabildiğin için aldığın her ilhamı taklit etmeden kendine özgü yaratıcı bir şekilde sen de yansıt ve başkalarına ilham ol, güçlü geniş ve çok uzaklara kadar ulaşabilen zaman tünelleri yarat ışığının parlaklığıyla.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Uyan

İyileşmek için önce iyileşmeyi istemek gerek. İstemek demek, hasta olduğunu ya da bir sorun olduğunu kabul etmek demek. Bende sorun yok...

 
 
 
Hayat

Biraz Hakimsen, hakim olmayan birileri dilinin ucundan sonucunda bir açıklama beklerler. Seçim yapmanı isterler. Çünkü gerçeği, doğruyu...

 
 
 
An’ında Gelenler 4

Başkalarının doğrusuna uyarsan eğri ile eğri kalırsın ama sen de o da doğru zannedersin. Sen kendin dışardan koşullanmadan şartsız...

 
 
 

© 2023 by The Artifact. Proudly created with Wix.com

bottom of page