top of page

Dikiz Aynası

Bugün biraz şu yeni yoldan bahsetmek istiyorum. Bir süredir bilmediğim bir yolda nereye gittiğime emin olmadan virajları döne döne ilerliyorum ve sanırım bu yol beni tutuyor sürekli dönmekten dolayı. Ondan mıdır acaba bu aralar dengem eskisi kadar iyi değil, yalpalıyorum sanki. Bazen tam her şey evet güzel gidiyor derken bir dönemeç çıkıyor ve o an sanki hiç gitmiyormuşum gibi bir dirençle karşılaşıyorum her dönüşte ve yalpalıyorum bir an. Tam dönerken ortaya çıkan bir yavaşlama ve direnç. Ama biliyorum ki zamanla daha kolay olacak…

Şu an aslında beni düşündüren tek şey önümdeki yolun nasıl ve nereye gittiği değil aslında. Bir dikiz aynam var ve ben önüme bakmaya çalışırken her aynadan baktığımda arkamda bıraktığım manzarayı görüyorum. Gittikçe küçülen ve uzaklaşan bir manzara. Aklıma bir an seyrettiğim bir film geldi :) Şu 2012 kıyameti ile ilgili bir filmdi ve filmin başında bir manzara vardı. Yer gök yarılıyor bütün koca şehir, dağlar, okyanuslar yerle bir oluyor ve tsunami gibi çöken kıyamet hızla ilerlerken bir araba bu çökmenin tam önünde bu kıyametten kıl payı kurtulmaya çalışıyor ve tüm hızıyla oradan kaçmaya çalışıyordu. Hayat da böyle işte. Yaşar iken geri alamayacağınız telafisi olmayan yegane şeydir zaman. Ve zaman ile yol alırken önünde yeni bir şey belirir ve içinden geçersin yaşarsın ve sonra arkanda kalır ve sen yeni bir şeylerin içinden geçmeye ve bırakmaya devam edersin. Eğer ki yola devam edersen tabi. Eğer ki değişmeye ve değiştirmeye devam etmek istersen tabi. Etmezsen ve oradan uzaklaşmazsan gün gelir durduğun yerde kıyamet olduğunda ve çökmeye başladığında sen de ya ölürsün ya da o filmdeki gibi kaçmak zorunda kalabilirsin.

Evet, bir dikiz aynam var ve bana sürekli arkamda uzaklaşanları gösteriyor ve bu bazen hiç hoşuma gitmiyor. Sürekli gözüme sokması hiç hoşuma gitmiyor. Çünkü zamanı geri çeviremem biliyorum. Hayat tek yön, yol tek yön. Başladığı an mecburi bir yön. Geri dönemem artık çünkü geri dönecek bir yol yok. Direksiyonum önümde, ön camımdan yolu ve önümü görüyorum ve başımı çevirmesem de önümdeki aynamdan arkamı da görüyorum aynı zamanda. Ben mi uzaklaşıyorum yoksa arkamdaki manzara mı uzaklaşıyor? Kaçıyor muyum yoksa itiliyor muyum? Yoksa önden mi çekiliyorum? Ya ilerlediğimi sandığım şey aslında geri dönmek ise?

Değişik bir yol. Bir tarafta yeni bir manzara, merak ve heyecan. Bir tarafta uzaklaşan bir manzara ve hüzün. İkisine aynı anda şahit olmak, bir gözünle önündeki cama bir gözünle dikiz aynaya bakarak..

İnsan gerçekte kim olduğunu bilmediğinde ve hemen bilemediğinde hangi ayna ona kendi gerçek yüzünü gösterebilir ki? Sadece dikiz aynası gibi geride kalacakları gösterebilir eğer her şey aslında geçici ise ve bir gün geride kalacak ise. Ben ise sadece önümdeki cama bakabilirim sırada ne olduğunu benim de bilmediğim manzaraya…

Peki neden yaşıyoruz? Neden başlıyor sürdürüyor ve bitiriyoruz bu döngüleri ve devam ediyoruz? Deneyim? Benim Deney’im? Her şeyi denemek için mi? Yaradılış olmuş olmamış olabilecek tüm potansiyelleri deneyimlemek mi istiyor? Ve potansiyel iken deneyimlenen her bir olasılık ondan mı bir daha aynı şekilde deneyimlenemez (bence)? Her bir deneyim ve bilgi kendine has, özgü, farklı ve değerli. Her bir oluşan bilgi yeni potansiyellerin oluşmasına neden oluyor belki de. Aslında olmamış olanın olabilme ihtimalleri yeni henüz olmamış ihtimaller doğuruyor. Ve bu sanki sonsuza gidiyor gibi durmuyor mu? Yaratan bu hem olan hem olmayan potansiyellerin her birinde potansiyel olarak hem var hem yok ise yaratan da aslında kendini öğrenmeye devam etmiyor mu kendini deneyimleyerek? Deneyimlemek için unutması mı gerekiyor acaba?

Nasıl ki benim bulunduğum boyut ve algı düzeyi ile sahip olduğum hücrelerimin boyutuna ve algı düzeyine hakim olmam zor ise ve tam tersi de hücrelerim için de büyük düzeyde ne oluşturduklarının bilincine varmaları zor ise, bu bilgi farklılıkları ve algı düzeylerinin hepsine hakim algılayan bir algı olabilir mi gerçekten? Olsa idi var olmasına bir gerek kalır mıydı?

© 2023 by The Artifact. Proudly created with Wix.com

bottom of page