Yoga Sutra okuyunca ben...
- Hande G
- 8 Eki 2019
- 4 dakikada okunur
Yoga Sutralar ile ilgili okuduğum ve okumaya devam ettiğim bir kitaptan ilham alarak benim ne anladığımı ve sutra maddelerini okurken bu konuda aklıma gelen bazı şeyleri yazmak istedim. Okuduğum kaynak kitap bilgisi yazının altında mevcut.
"
Hayatta yaşadığın deneyimlerin ve yaptığın diğer pratiklerin ardından yoga pratiği başlıyor.
Yoga, zihnin yarattığı modifikasyonları kontrol etme yoludur.
O halde (modifikasyonları kontrol etme halinde) “Görenin” kendi öz formunu görmesi ve gerçek doğasına kavuşmasıdır.
"
Sanıyorum ilk 3 sutra aslında Yoga’nın tanımını yapmaktadır. Ve son cümlesi ile Yoga’nın amacını da ifade eder. Yoga’nın amacı kişinin bir “Gören” olduğunu idrak etmesi ve kendi özüne bakabilmesi ve gerçek doğasına yani şu ana kadarki olan halinin dışındaki farkında olamadığı öz haline ulaşabilmesidir.
Buradan şu çıkıyor. İnsan görmüyor. İnsan kendine bakmıyor. İnsan şu an gerçek doğasında yaşamıyor. İnsan bir hayat yaşıyor ama bu yaşam gerçek doğası değil ve o bunu göremediği için diyebiliriz ki aslında uyuyor. Ve diyebiliriz ki aslında şu an yaşadığı hayat gerçek değil. Belki bir rüya gibi.
O zaman Yoga ne zaman başlıyor? Yoga rüyanın bittiği ve insanın gözlerini araladığı noktada başlıyor. Yani bu da demek oluyor ki bazı deneyimler yaşanmadan ve o rüyada olmadan o rüyadan uyanılamaz. Zaten rüyada değilsen uyanmana gerek yoktur. Ama rüyada isen demek ki görmüyorsun ve hala uyuyorsun. Bir gören olduğun zaman, artık bir rüya ve bir gerçek var bunu anlamaya başlayabilirsin. O zaman hangisi gerçek hangisi rüya bunları ayrıştırabilme kabiliyeti gerekir. İşte yoga o yüzden var. Çünkü modifikasyonlar kontrol edilmediği zaman kontrolsüz ve seni kontrol ediyor demektir. Ve onu kontrol eden sen değilsen kim? Ve zihin neye inanıyorsa o senin gerçeğin. Ve kontrol edemediğin bir şey nasıl senin öz halin, gerçeğin olabilir ki? Farkında mısın? Görüyor musun? Gerçekleri henüz görmeye ustalık kazanamasan bile sadece bunu görmüş olmak bile yoganın başlaması demektir.
Aslında insan rüyada iken zaten rüyada olduğunu bilemez genelde. Hani yeni uyanırsın ama yarı uyanık yarı uyur haldesindir ikisinin arasında bir yerde. İşte bence tam da orada başlar yoga. Belki anlamsız şeyler yapıyordun rüyanda. Alakasız yerler, insanlar, deneyimler ve her biri sana ait değilmiş duygusu yaratan. İşte bu aslında senin öz haline uymayan şeyleri idrak etmeye başladığının göstergesi. Ama çoğu insan bu geçişleri farklı deneyimliyor. Tüm yaşanılmış deneyimler yaşanıp arzular doyurulduğunda sanki doyduğu için terk edebileceğini zannediyor ve öyle yapıyor. Oysa olan şu ki bence o doyurulan arzular zaten özünde kendine ait değildi, zaten aslında istemiyordu sadece öyle zannediyordu, ve yaşadı gördü ve terk edebildi çünkü daha derinde zaten aslında onları arzulamadığını biliyordu ama rüyadaki kişi bunun farkında değil ve doyduğu için artık istemediğini zannediyor. Yani kişinin kendi özüne ait olmayan o arzular, istekler doyuyor senin kendin değil ve o arzular alacaklarını aldıkları için ve sana artık tutunmak istemedikleri için seni terk ediyorlar sen doyduğun ve bıraktığın için değil. Düşünüyorum, acaba insanın üstüne tutunan yapışan bu arzular tükenebilir mi gerçekten. Tek tek hangi birini doyurabilirsin ki? Büyük bir kısmını atınca mı arayış içine giriyoruz? Bu analitik zihnin aradığı fazla niceliksel bir cevap değil mi? Bu da yine aynı kısır döngü değil mi? Arayış içine girme de bir arzu değil mi? Eskileri doyurdum hala aynı yaşamak istiyorum daha ne doyurabilirim kısır döngüsü… Zaten sonu gelmeyen sonsuz bir arzular kıyafeti taşıyoruz üstünden at at bitmez. Ve evet insan bir yerde belki de çok şey yaşadıktan sonra arzuların ifade ettiği anlamların azalmasını yaşıyor ama onları artık yok olacak kadar tükettiği ve geriye bir şey bırakmadığı için de yeni bir anlam arayışı arzusu ile devam ettirerek de olabilir, ama bir de şöyle olabilir: Diyorum ki, bu arzular bitmiyor ve her biri yaşanıp doyduktan sonra ben onları terk ediyorum ve artık eski anlamları olmadığını görüyorum. Yine de yenileri çıkıyor. O zaman ben ne istiyorum? Gerçekten bunları istiyor muydum? Bunları isteyen kimdi? Bunlar benim değilse kimindi? Burada yaşadığım deneyimlerin sonucu oluşan bütün hayal kırıklıkları, pişmanlıklar, üzüntüler, ya da sonsuza kadar sürmeyeceğini gördüğüm mutluluk sarhoşlukları, zevk, keyif içinde yaşamaya devam edebilirim ve her bir duygu ile cebelleşerek kendimi oyalayabilirim. Sonu gelmez bunun çünkü biri birini doğuruyor, tüketeyim derken daha çok çoğalıyorlar. O zaman tüketmek, bitirmek ve doyurmak mı çare? Yoksa bir an bunun bir kısır döngü olduğunu idrak edip tam ortasında iken her şeyin çıkabilmek mi içinden?
Yoga sırasını mı bekler de bekler, yoksa bir anda mı gelir aslında? Yoga içini boşalttığımız arzuların ve anlamların yerini dolduracak yeni bir anlam ve arzu olmamalı. Çünkü bu mantık sadece analitik zihnimizin arzularını tatmin edecek bir cevap olabilir. Yoga görebilmek ise, kendine özüne bakabilmek ise, sen nerede ne yapıyor olursan ol neyin ortasında olursan ol her an gelebilir aslında, yeter ki bir kere gözlerin aralansın. Yoga boşalttıklarını dolduracağın yeni bir şey değil, yeni bir arayış değil, aradığın yeni bir arzu değil. O aslında dönüşü olmayan bir kimyasal reaksiyon gibi. Hani iki elementi bir araya getirdiğinde oluşan tepkime gibi, dönüşü olmayan, ve artık başladı mı devam eden ve artık o iki elementten eser kalmazken yeni bambaşka bir şeye dönüşen. Yoga’nın amacı Gören olmak ve bir kere gördün mü nasıl görmezlikten gelebilirsin gerçeğin olmayanları ve nasıl devam edebilirsin onları yaşamaya…
"
4. Kişi modifikasyonları kontrol edemediği zamanlarda, modifikasyonlara göre kişilik sergiler. "
Kişi kendi realitesini kontrol edemediği zaman bu tesadüfi realitelerden birinde tesadüfi olarak ona uygun bir kişilik ile yaşayabilir. Başka bir zihnin dünyasında kendi zannederek var olmaya devam edebilir. Ve sergilediği bu kişilik hem onun için hem herkes için gerçekmiş zannedilebilir. Kendi gerçek dünyası dışındaki her dünya ise aslında onun için bir rüya demektir, o dünyanın yaratıcısı için orası gerçek olsa bile.
Ve kontrol edebiliyor olmak için önce kontrol edildiğini fark etmen gerek. O zaman nasıl kontrol edeceğini öğrenmen daha kolay. Ama yine de zor. Çünkü gerçekler ve yanılsamaların birbirine geçtiği yerde kendi doğrularını bulmak kadar onları sürdürebilmek ve yaşatabilmek ve tesir eden her şey ve herkesten etkilenmeden ayrıca sürdürebilmek zor ve sürekli uyanıklık isteyen bir şey. Ama uyanıklık bir kere kazanıldı mı dünyalar hep değişse ve sonra bir bir kaybolsa da uyanıklık artık kaybolmaz, uyanıklık bazen gitse de yine gelir ve amaç burada uyanıklığı sürekli hale getirmek olmalıdır.
Devamı yarın...
Kaynak Kitap: Yoga Sutralar-1 - Çetin Çetintaş