top of page
Ara

Corona Günlerinde Ev (2)

  • Yazarın fotoğrafı: Hande G
    Hande G
  • 25 Nis 2020
  • 6 dakikada okunur

Astrolojide her burcun sahip olduğu ve bunların 3 kategoride toplandığı bir nitelik vardır. Bunlar sırasıyla Öncü, Sabit ve Değişken. Benim haritamın sentezine bakıldığında Öncü ve Sabit çok yüksek ve eşit puanda iken Değişken niteliğim sadece bir tane.

Bu bir döngü aslında. Öncü ile bir şey başlar, Sabit ile süreklilik kazanır ve sabitlenir, devam eder ve Değişken ile değişmeye başlayarak süreklilik bozulur ve bir yerden sonra değişim ile biter, ve bu bitiş aslında yeni bir döngünün de başı demektir. Ve bu böyle gider, yine ve yeniden…

Benim için benim haritamın anlamına baktığımda, gördüğüm, bir şeyleri başlatma konusunda iyiyim. Evet, yeniye her zaman açığımdır, ve yeni şeylere merakım çoktur gerçekten de, ve yeninin beni korkuttuğunu söyleyemem, çabuk adapte olabilirim yeni bir şeye de. Ve Sabit olmak da kolaydır, bir şeyi sürdürmek, devam ettirmek, belki büyütmek, ya da biriktirmek.

Ama

Ama

Değişken olmak demek, var olanın değişmesi ve bitebilmesi. Benim bu hayatta öğrenmem gereken bir ders. Sentez Haritası Akrep enerjisinde çalışan biri için bu dönüşme işini bu döngüleri sürekli yaşayan ya da yaşaması gereken, bu enerjiyi çalıştırması gereken biri için Değişkenlik niteliğine az sahip olmak nasıl bir deneyim, bunu düşündüm. Yeniye aç biri olarak, hevesle yeniye başlamak isteyen biri için bitirebilmenin bırakabilmenin zor olması nasıl bir şey?

Ya da bu nasıl bir ders olabilir diye düşündüğümde, hayatıma baktığımda gördüğüm şey şu. Hiçbir zaman bilinmeyenden, yeniden korkmadım. Aslında her zaman başımı belaya sokabilecek kadar aptal cesaretim de oldu. Benim dersim bırakmak, değişebilmek ve bitirebilmek ile ilgiliydi her zaman. Bir Akrep enerjisi taşıyan biri olarak döngülere teslim olmam gerektiği gibi, bir balzamik ay insanı olarak da kaderime ve bütün sonlarıma razı olmam ve teslim olmayı öğrenmem gerektiğini biliyorum.

Daha genç iken yeni bir şeylere başlama arzusuyla nasıl erdemsiz davranıp, döngüleri tamamlamadığımı görüyorum. Eskiden daha aceleci ve fazla hevesli biriydim, fazlasıyla :) ama her şey elimde kalıyordu ve ne eski döngüye ne de yenisine saygım vardı. Ve en önemli sorunum aslında bitirememekti. Ve bitirmeden başladığım her şey yenisinde de bana zarar veriyordu bir şekilde.

Sonrasında sanırım hem biraz büyüdüğümden hem biraz daha kadere razı olan bir yapıya büründüğümden :) ya da yeni farklı dersler geldi bilmiyorum. Ya da bana göstermek için öyle geliştiler. Ve hayatımdaki bütün yeni şeyler ya benim bitirdiklerimle ya da kendinden biten bir şey ile gelmeye başladı. Ve sanırım bu sefer de biten şeyler sonrasında neye gerçekten başlamak istediğimle ilgili derslerdi bunlar. Çünkü aslında neye başlayacağına bir önceki döngünü nasıl bitirip nasıl bir ders aldığına bakarak karar verebilirsin.

Yani bir şeyleri bitirmeden, sonlandırmadan yeni bir şeyler başlatmak iki döngüye de saygısızlık. Ve erdemli ve doğru bir şekilde bitirebilmek de önemli. Çünkü bitirme şeklin aslında alacağın dersi gösterecektir, ki bu da döngüler arasındaki geçişte dersini almış biri olarak bir üst seviyede yeni bir şeyi erdemli ve doğru başlatabilmen için gerekli. Yoksa bir öncekini tekrar edersin…

İşte benim dersim bu…Ben bitirebilmeyi, ve de doğru bitirebilmeyi öğrenmeliydim. Benim en büyük dezavantajım, avantajım da olan öncü özelliğimin yüksek olmasıydı. Çünkü beni o kadar yeniye açık ve hevesli yapıyordu ki, aslında yeniye karşı olan bu esnek tutum değişkenliğin bitirebilme esnekliğiyle karışabiliyor. Ve bu da dersi almadan yeniden ve yeniden aynı yerden başlamana neden olabiliyor.

Ve yine avantajım olan Sabit özelliğim de bir yerde yine dezavantajım oluyordu, çünkü bu sefer de sürdürebilme enerjisi aslında bitirmeyi bilmeyen bir insana kadersel olarak bir şeyleri bitirtebiliyor, ya da çok fazla tutunmak ve bırakmamak her şeyin çürümesine ve zehirlenmesine neden olabiliyor.

Girdiğim her yerde sanırım bu kadersel bitirme enerjisini taşıdım :) İlaç firmasına girdim ve ardından yabancı bir şirket tarafından satın alındı ve başka bir şirketle kardeş şirket oldular, çalışma şartlarım değişti. Bir zaman sonra bana göre olmadığını anlayıp reklam sektörüne girdim, yabancı kökenli bir ajanstı ama iki ayrı kardeş birimden oluşuyordu, ileriki zamanda benimkini öbürküyle birleştirmeye karar verdiler ve ben şartları beğenmeyip devam etmedim, ayrıldım. Hep bir kadersel kardeş mevzusu var aslında. Sonra bişiler bişiler, …ecza odasında çalışıyorken derken teyzem yani annemin kız kardeşi (yine bir kardeş hikâyesi) öldü :( ve ben o gün kendi eczane yerimi bulmuştum, ve oradan da ayrılıp eczanemi açtım. Dedem ve ananem ard arda öldüler ve ben hemen ardından kızıma hamile kaldım. Kızım doğduktan 1 ay sonra eczane binam ani kararla yıkıldı ve orayı kapattım. Hep biten bir şeylerle başlayan yeni bir şeyler…

Hayatta döngüler bitmiyor, artık bitişlere ve başlangıçlara daha çok alıştım sanırım. Ama benim için zaten bitişler hiçbir zaman bir son olmamıştı, çünkü ben her ne olursa olsun bir öncü olarak her zaman bir şekilde ayağa kalkmayı bilen biriyim. Benim dersim bu geçişlerde erdemli olmayı öğrenmek. Çünkü her bir geçiş bir şey öğrenerek olmalı, ki bu döngüler yerinde sayan olmak yerine yol alan bir yolculuk olsun. Şimdi tüm tekrarlardan sonra, bitemeden başlayanlarda, bitmek istemeyenlerde, zorla bitenlerde, ve her birinin ardındaki başlangıçların nasıl gerçekleştiğinde, ve nasıl devam ettiğinde, hangisinin neyin tekrarı olduğunda biraz daha netim.

Şimdi bu noktadan sonra, bugün düşündüğüm tek bir şey vardı. Kendime ihanet etmemek. Ve kendimin de içinde olduğu her şeye de etmemek.

Kendime dürüst olmam benim olanı görebilmem için bu hayatta bir ders ve bir şart. Öğrenmem gerekenleri doğru ölçebilmem, irdeleyebilmem için dürüstçe bakmam gerek. O yüzden içimden her ne geçiyorsa, düşünce, duygu, his vs.. bunları kendime ihanet etmemek ve dürüst olmak adına olduğu gibi kabul etmem gerek.

Ama asıl önemli olan kabul ettiklerimizle ne yapacağımız. Çünkü gerçek erdem burada başlıyor.

Mesela, bir insanın içindeki bir öfkeyi, kızgınlığı, kıskançlığı vs. her ne ise görmesi ve kabul etmesi bastırıp yok saymak yerine varsayması ve kendine dürüst olması doğru olan. Ve ancak o şekilde kendini olduğu yerin içinde gerçekten görebilir. Ve de bunlarla ne yapacağı asıl mesele. O insan öfkesini gördüğü yerde bunu öfkesine sebep olan şeye zarar vermek olarak kullanabileceği gibi daha yapıcı bir şeye kanalize edip yönlendirerek kullanmayı da tercih edebilir. İşte erdemli bir tercih yapmayı öğrenebilmesi için önce kendine dürüst olmayı da öğrenmesi gerekir. Çünkü yönlendiremediği yerde o sakladığı ya da yok sandığı her şey hayalet gibi hayatından bir yerden başka şekillerde ortaya çıkar, hem de kendi kontrolü dışında. Ve her seferinde aynı döngüler içinde…

Ve bugün bunları düşündüm. Kendime dürüst olmak ve ihanet etmemek. Çünkü ben istesem de istemesem de bu bitişlere bir balzamik insanı olarak teslim olmak zorundayım. Ya kadersel olarak bata çıka su yuta yuta, ya da akışa teslim olup akışta geleni kabul edip rüzgar sörfü yapar gibi manevra yapmayı öğrenerek.

Uzun zamandır düşündüğüm bir şey vardı. Bu geçişler nasıl olmalıydı? İnsan ne olacağını bilemediğinde bilinmeyene öylece tutunmadan boşluğa mı atlamalı yoksa güçlenmeyi bekleyip hep bir şeylere tutunarak ya da destek alarak kontrollü mü süzülmeli bilinmeyene.

Şimdi şu an düşünüyorum da, evet geleceğe tohum atmak önemli tabi ama çok da net şeyler olmamalı belki de. Çünkü gördüğüm şu ki, içinde bulunduğun döngüdeyken bir sonrakini çok da net bilemezsin, ve eğer biliyorsan o zaman şu an içinde bulunduğunun izlerini taşıyacağı kesin, çünkü bir sonrakini şu anki döngünden çıkmak için kullandığın anda aslında bir benzerini yaratıyor olabilirsin. Oysa değişim aşaması sadece öğrenmekten, ders çıkarmaktan ibaret, ve sen ne öğrendiğine odaklanmalısın. Ve evet, öğrenilecek şeyler genelde yüzleşilmesi gereken şeyler olduğu için de çok da hoş olmayabilir. Bu aynı dersin bitmesine 10 dk kala hocanın tahtada artık matematik sorusunun cevabını yazdığı sıralarda senin sırf sıkıldığın ya da uykun geldiği için teneffüsü hayal etmen gibi bişi.

Ve artık gelecek hakkında plan yapmayı da bırakıyorum sanırım. Çünkü ben ne plan yaparsam yapayım bazı şeyler olması gerektiği gibi oluyor ya da olamıyor. Kendi küçük zihnim her ne kadar bir sonraki hamlesini hesaplasa da daha büyük bir akıl var ve onun planları düşündüğümden daha farklı işliyor. O zaman düşünüyorum, nereye kadar düşünmek, nereden sonra düşünmeyi bırakıp kabul etmek gerek. Hangi aşamada düşüncelerimin sınırı bitiyor ve ben gerçekten nereye kadar kendimi yönettiğimi sanıyorum ki. Artık yönetmeye çalışmak yerine, yöneten daha büyük bir şeyin bana göstermek istediklerini öğrenmeye çalışmak daha doğru geliyor.

Gelecekle ilgili planladığım bazı şeyler vardı. Şunu şunu yaptıktan sonra şunu yapacağım dediğim şeyler. Şimdi evdeyim. Hani insan genelde bişi yapmak ister de hep bişi olur daha sonraya erteler de erteler, sonra diye diye bir türlü gelmez o şey. Şimdi ben plan yapmak yerine, yukardakinin planlarını dinlemeye çalıştıkça bendeki pazarlık tam tersi işlemeye başladı sanırım. Daha sonraya ertelediğim, şartlarla belirlediğim planlarımı şimdi düşünüyorum da, her gün tarih daha da ileri gitmek yerine daha da geri çekiliyor. Her gün pazarlıklar sonucunda tarihler kısalıyor, bir gün ayağımın dibine kadar çekilecek gibi, bir bakmışım her plan şimdide, tam da olması gerektiği anda, ve tüm koşullardan bağımsız. Sanki…

Artık geleceğimi kendi zihnimden özgürleştiriyorum. Ne yaparsan yap…Naaaapiiimm..

Şu an burdayım, aynaya bakıyorum. Kendime dürüstçe bakıyorum. İçimdekileri görüyorum. Hepsini kabul ediyorum. Evet, her ne varsa var..İyisiyle, kötüsüyle bir sürü şey..

Ve geleceği düşünmek yerine, şu an bu içimdeki dürüstlüğümle dışıma bakmalı ve görmeliyim, neler gerçek neler değil. Neler bana yük, neler değil. Neler var, neler yok. Bu kadar. Şu an bu zamanda bu evde kalış, bu hesaplaşmaların zamanı. Şimdi’nin hesaplaşmaları.

Yine çok yazdım, oysa daha bitmemişti bile, derken düşündüm de, demek yazılarımı da doğru bir şekilde bitirmeyi öğrenmeliyim :)))

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Uyan

İyileşmek için önce iyileşmeyi istemek gerek. İstemek demek, hasta olduğunu ya da bir sorun olduğunu kabul etmek demek. Bende sorun yok...

 
 
 
Hayat

Biraz Hakimsen, hakim olmayan birileri dilinin ucundan sonucunda bir açıklama beklerler. Seçim yapmanı isterler. Çünkü gerçeği, doğruyu...

 
 
 
An’ında Gelenler 4

Başkalarının doğrusuna uyarsan eğri ile eğri kalırsın ama sen de o da doğru zannedersin. Sen kendin dışardan koşullanmadan şartsız...

 
 
 

© 2023 by The Artifact. Proudly created with Wix.com

bottom of page