top of page
Ara

Corona Günlerinde Ev(3)

  • Yazarın fotoğrafı: Hande G
    Hande G
  • 6 May 2020
  • 3 dakikada okunur

Yine bir corona gününden daha merhaba. Geçen ay bir süre geçirdiğim hastalanma sürecinde yaşadığım durgunluk sonrası eski rutin tempoma geri dönebildim sanırım. Melike ile geçirdiğim bol ve uzuuun evcilik oyunları dışında kalan zamanlarımda astroloji çalışmalarım, ödevlerim ve yoga pratiklerime de daha düzenli ve rutin bir şekilde zaman ayırabiliyorum artık. Aslında içinde kaos barındıran bir düzen var ortada:) Düzensiz bir düzen.. Bu evde kalma süreci bir sürü şeyin üstünden de geçmeme olanak sağlamaya devam ediyor. Ve nihayet kardeşimle fiziksel olarak da buluşabildim geçenlerde.

Sanırım tüm ömrümde onunla sadece bir kere kavga etmişimdir, bu da iyi bişi mi kötü bişi mi bilmiyorum gerçi :) Şu ana kadarki zamanda hayatıma giren tüm insanları toplasam, baktığımda gördüğüm şu ki bu hayatta yanında yakınında iken net kendim gibi olabildiğim tek insanmış kendisi. Belki de hayatımın en konforlu insanı. Kardeşim Gencay. Bence, alışılmadık az rastlanır bir erkek modeli :) Eskiden çok şeyi beraber yapardık, ya da yapmasak da kendi başılıklarımızla yine de beraberdik bir şekilde. Zevklerimiz, enerjimiz, dilimiz, bakış açılarımız, her şeyimiz hem uyumlu hem de birbirini besleyendi. Hatta aslında kardeşten öte arkadaş gibiydik. Ama sonra ne oldu?…Hayat yolculuğunda aramıza insanlar, işler, mekanlar girdi zamanla. Gerçi yine de sessizliğimiz bile hala bir beraberlikti, ve ben ayrı kaldığımızı hissetmiyordum.

Son zamanlarda kardeşimi daha çok düşünüyorum. Sanırım yine eskisi gibi olmak istiyorum. Ya da ben o zamanlardaki ben gibi mi olmak istiyorum? Onunla olduğum zamanlardaki Hande’yi ve de kardeşimle paylaştığım zamanları özlüyorum. O zamanlardaki enerjik ve saf çocuksu hallerimizi özlüyorum. Neden bu kadar kendimize ve birbirimize yabancılaştık? Bu nasıl bir yolculuktu bilmiyorum. Garip ki bu yabancılaşma halini bir zamanlar normalleşmiş bulurken şu an garipsiyorum. Sanki uzun zamandır sarhoşmuşum gibi…Ya da kış uykusunda gibi. Neyse ki artık bahar geldi :) Kardeşimi düşündüğümde aklıma gelen ise sıcak bir Temmuz günü. Ben Temmuz çocuğuyum, ve yazı severim, sıcağı severim. Kardeşimle olan günlerimi düşündüğümde aklıma gelen şeyler hep sıcak, enerjik, hevesli, coşkulu ve pozitif günler. Ne mutlu ki bahar geldi artık. Enerjimin yeniden artmaya başladığını hissedebiliyorum. Ve buna seviniyorum çünkü artık o donukluktan o kadar çok sıkıldım ki. Evet, ben artık çok sıkıldım bu soğuk kış güneşinden..Enerjimi soğuran, beni donuklaştıran ve uyuşturan her şeyden. Sıkıldım çünkü tabiatıma uymuyor..Ve ben kendi tabiatımı bile nasıl unutmuşum, komik :) "Hande, sen ne yaptın kendine" diyorum kendime sık sık bu aralar. Komik..

Geçen gün 2011'de yazdığım birkaç satıra denk geldim. Şöyle yazmışım:

"Kaybolduğum an, yeniden bulurum kendimi. Kendimi bulduğum an, başlarım yeniden kaybolmaya. Duramam hiç sabit, değişirim de değişirim. Bulurum kendimden binlercesini hep."

İnsan hakikaten ne dediğine dikkat etmeli. Sonra olabiliyorlar :) Hele ki kaybolmak, maybolmak, Çok riskli sözler...Neyse ki bulacağımı da söylemişim, iyi bari kurtardım oradan biraz sanırım :)))

İnsan bu hayat yolculuğunda her ne kadar bilinçli olarak bir sonuca, hedefe, bilebileceğine varmaya çalışsa da uğraşsa da sonunda sadece olacağına varıyor...Hatta bazen uzun yollar katediyor, kayboluyor, buluyor, yine kayboluyor, bir sürü şeyler oluyor yolculuk esnasında, ve o uzun yolculuk sonunda yine de aradığına varmak için çıksan da aradığına değil olacağına varıyorsun. Çünkü olacak olan zaten aslında aradığın (ama aramadığın), belki sadece henüz haberin yok.. İnsan gerçekten asıl araması gerekeni hemen fark edemeyebiliyor maalesef. Belki bulman için gerçekten çok uzaklara bir gitmen gerekiyor. Ama orada bulacağın için değil de, sadece yol neyi araman gerektiğini güzel öğrettiği için. Aslında bulacağın zaten hep burnunun dibinde, o kadar yakın. Ve hatta şah damarın kadar yakın. Ama gözler hep uzakta arıyor işte. İnsan kendi gözünden en kör noktasına, şah damarına bakamıyor maalesef..Dışarı bakıp yollara düşüyor, ve belki bir gün o kadar uzağa gidiyor ki her şeyi unuttuğu bir anda kendini yeniden hatırlıyor sanırım. Bu belki herkes için böyle olmayabilir, benim için böyle gibi...Meğer o kadar yakınmış ki..Tam kör noktamda, dibimde..

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Uyan

İyileşmek için önce iyileşmeyi istemek gerek. İstemek demek, hasta olduğunu ya da bir sorun olduğunu kabul etmek demek. Bende sorun yok...

 
 
 
Hayat

Biraz Hakimsen, hakim olmayan birileri dilinin ucundan sonucunda bir açıklama beklerler. Seçim yapmanı isterler. Çünkü gerçeği, doğruyu...

 
 
 
An’ında Gelenler 4

Başkalarının doğrusuna uyarsan eğri ile eğri kalırsın ama sen de o da doğru zannedersin. Sen kendin dışardan koşullanmadan şartsız...

 
 
 

© 2023 by The Artifact. Proudly created with Wix.com

bottom of page